YABANCI SINIRI VE TÜRK FUTBOLUNDAKİ YERİ

Birçok yerel futbol liginde yabancılaşmayı önlemek adına, o ülke vatandaşı olmayan futbolcular için sayı sınırı getirilmektedir.

Türkiye Ligi’nde, bir diğer deyişle Süper Lig’de de böyle bir yabancı kontenjanı yıllardır bulunmakta. Süper Lig’deki bu yabancı kuralı, 5 sezondur değişmiş durumda. Önceden 5+1, yani ilk 11’de maksimum 5, yedeklerde de 1 tane olmak üzere toplam 6 tane yabancı bulundurabilme şeklinde olan yabancı sınırı 2015/16 sezonunun başlangıcıyla birlikte 14’e, 2021 ara transfer tescil dönemiyle birlikte de 16’ya yükseltildi. Bu yükseliş futbolumuzda neleri değiştirdi, şimdi buna bakalım.

YABANCI SINIRI YÜKSELMEDEN ÖNCESİ

Yabancı sınırı 14’e yükseltilmeden önce yurt içi piyasasında yerli futbolcular oldukça rağbet görmekteydi. Yıldızını biraz parlatan yerli bir futbolcu için büyük takımlar sıraya giriyor, bu da futbolcunun piyasasının zirve yapmasına sebebiyet veriyordu. Fazla bonservisi veren takımın aldığı futbolcu kariyerinde beklenen o zirveyi göremediğinde de yüksek bonservis ödeyen takım yönetimi ve taraftarlarını çılgına çevirmekteydi. Geçtiğimiz yıllarda bu tip transferlere fazlaca örnek bulunmakta: Mehmet Topuz, Alper Potuk, Tarık Çamdal, Gökhan Ünal…

Elbette istisnaları da vardır fakat bu durum yerli futbolcuların “Zaten yabancı sınırı var, çalışmasam da yerli statüsünden kadroya girerim.” gibi bir rehavete kapılmalarına sebebiyet veriyor, yerli gelişimini ve milli takım başarısını azaltıyordu. Kendini biraz gösteren yerli futbolcu “Bu kadarı bana yeter.” diyerek yıllarca takımdaki yerini sağlamlaştırıyordu. Bu da Türk futbolunun gelişimine taş koymaktaydı.

ARTAN YABANCI SINIRI VE SONRASI

2015/16 sezonu başında yabancı sınırının 14’e yükseltilmesi ile özelikle o sezon yaz transfer döneminde piyasa enikonu kızışmıştı. Kulüpler yabancı futbolculara daha fazla ilgi göstermeye başladı, transfer gündemini daha çok yabancı futbolcular meşgul etti. Her takım 14 kişilik yabancı kontenjanını hemen hemen doldurdu. Hatta o yıl ülkemize gelen Robin van Persie, Nani, Mario Gomez, Podolski gibi yıldızlar ülke dışından da gözleri Süper Lig’e çevirdi. Artan yabancı sayısı birçok genç Türk futbolcuya da ilham verdi, kadroda yer bulabilmek için daha fazla çalışmaya teşvik etti. Böylece kadro sadece yıldızını hafif parlatmış Türk futbolcular ile dolmadan, çalışan ve yetenekli futbolculara kaldı.

Artan yabancı sınırı sonrasında A Milli Takım yaş ortalaması da gençleşerek daha fazla gelecek vaat eden bir takım haline geldi. Çağlar Söyüncü, Cengiz Ünder, Zeki Çelik gibi yerli ve genç futbolcular büyük Türk takımlarına gelip yerli statüsünden yıllarca kendini geliştirmeden oturmak yerine genç yaşta gelişim sağlayarak Avrupa’ya açılıp büyük takımların yolunu tuttular. Büyük kulüplerde oynayan Ozan Kabak, Yusuf Yazıcı, Okay Yokuşlu gibi yetenekli isimler yabancılarla forma rekabetine girip kendini geliştirerek Avrupa’ya genç yaşta transferlerini gerçekleştirdiler. Bu değişim hem milli takımlarımız, hem futbolcularımız hem de ligimizin marka değeri adına büyük katkı sağladı.

YABANCI SINIRI ARTIŞININ KÖTÜ YÖNÜ

Her güzel gelişmenin elbette küçük de olsa bir kötü yanı vardır. Yabancı kuralının artması durumunda da bu tür bir olumsuz yan oldu tabii ki. Yabancı futbolcu bulundurma hakkı artan kulüpler illa 14 yabancı almak zorundaymış gibi hissetti. Bu da bazı kulüplerin kalitesiz yabancılara büyük bonservisler ödemesine sebebiyet verdi. Bu dönemde ülkemize gelip fazla şans bulamadan, bulduğunda da beklenen katkıyı veremeyen Islam Slimani, M’baye Diagne, Jeremain Lens gibi isimler bunun en önde gelen örnekleri. Ama unutmamak gerekiyor ki her ne kadar böyle olumsuz bir yanı da olsa yabancı kontenjanının artmasının Türk futbolunun gelişimine katkısı yadırganamaz.

Spor Haberleri